DOLAR38,4292% 0.2
EURO43,8350% -0.02
STERLIN51,3195% -0.01
FRANG46,4233% 0.06
ALTIN4.100,03% -0,72
BITCOIN94.208,520.469
Nurettin ÇelmeoğluTÜM YAZILARI

SEYHAN’DA ŞEKER MARKA UZUN PAÇA DONLA BANYO

Yayınlanma Tarihi :

SEYHAN’DA ŞEKER MARKA UZUN PAÇA DONLA BANYO

 Eskiden çok görürdük. Nisan ortasından teee Eylül sonuna kadar, nehir kenarına ne zaman gelsek kese-sabun banyo yapanlarla karşılaşırdık. Mayo değil de, uzun paçalı, Şeker marka beyaz donla girerlerdi suya. Donlar, bakkallardan iki Liraya toplanmış şeker çuvallarından dikildiği için bir yerinde, örneğin ismi yazan, “Şeker Fabrikası”  yazısı okunabilirdi.

Şampuandı, kremdi; o yıllarda biz de bilmezdik. Bizde, önceleri İzmir’in çift anahtar amblemli “Kadri Sabuncu” marka beyaz sabun kullanılırdı. Sonradan Puro Banyo Sabunu çıktı, bir basamak ileri gittik. Seyhan’da yıkananlar ise görebildiğim kadarıyla kalıbı15 kuruşa satılan sarı sabundan başkasını bilmezdi. Piyasada bulunabilecek en ucuz sabundu. Şimdi Marsa’nın bulunduğu yerde faaliyet gösteren Türk Nebati Yağlar Fabrikasında, en işe yaramaz yağ atıklarının kostik sodayla işlem gören yan üründü.

Kimlerdi Seyhan’da yıkananlar?  O yıllarda yaygın olan tabirle söylemek gerekirse amelelerdi; tarla ve inşaatta çalışan işçiler yani. O yıllarda Türkiye’nin en üretken çiftçileri ve en çok ekilip-dikilen araziler Adana’daydı. Baraj ve İncirlik Havaalanı Tesisleri için sayısız istimlak yapıldığında, metrekareye ödenen ücret rüyada görülebileceğinden bile fazlaydı. Köylü vatandaşımız tarla efendiliğinden vaz geçmiş, şehirde efendiliğe soyunmuştu. Orada-burada mantar gibi inşaat vardı. Bunlar ne ki, aynı dönemlerde kocaman kocaman fabrikalar da kurulmaktaydı. Barajda, İncirlikte, Çimento Fabrikasında çalışanlar neredeyse orta boy bir ilçe oluşturacak sayıya ulaşmıştı. Kısacası, Adana iş ve işçi cennetiydi. Kayseri’den, Niğde’den yüzlerce, Doğu ve Güneydoğu’dan binlerce işçi adayı akın akın geliyor, ve diyebilirim ki hepsi de iş buluyordu.

Gurbete çıkmış garibanın en öncelikli hedefi para biriktirmekti. Yemekleri ekmek ağırlıklı olurdu. Bir somunu, iri bir domates, iki kaynamış yumurta, 25 kuruşluk helva, veya üzerine toz biber serpilmiş elli gram zeytin gibi ucuz ürünler olurdu. Bakkalların pek çoğunda ameleler için kaynamış yumurta da satılırdı.  Tarla işçileri çadırda, inşaatçılar da bina belli düzeye gelir gelmez inşaatta yatardı. Bazen -onbeş işçinin tek göz gecekonduya sığındığı da olurdu.

Ekonomik durumu anlattık; şimdi, tekrar ırmağa, yani Seyhan Nehrine dönelim.

Seyhan Hamamına giderken yanlarında sarı sabunun yanı sıra yedek don ve su kabağı da olurdu. Şimdi adına süs kabağı dedikleri, içi boş, bir tarafın sap gibi uzamış sert kabuklu ve çok hafif kabak. Hamam tası yerine geçerdi. Ucuna bağlanmış sicimle bele raptedilerek güvence altına alınmış olurdu.

Yıkanmaya gelenler, ürke-irkile, yavaş yavaş, bellerine kadar suya girdikten sonra kabakla bol su dökünüp sarı sabunu sürterek bir güzel yıkanırdı. Havlu yerine güneşte kurulanırdı. Yedek donunu giydikten sonra öncekini yine sarı sabunla yıkayıp çalı üstünde kurutup işine-gücüne dönerdi.

Bir dönem, suya girmek yasaklanmıştı. Bekçiler, sahilde elbise gördüklerinde alıp giderek kanuna karşı gelmenin ilk  cezasını vermiş olurdu. Banyodaki amele tüm gardrobunun götürüldüğünü fark ettiği an acele sudan çıkıp ıslak donuyla bekçinin peşine koşarak yalvar-yakar geri almaya çalışırmış. Ben rastlamadım ama rastlayan çok kişiyi dinledim. Eminim izleyenler için ilginç sahneler sergilenmiştir öyle durumlarda.