BIST 100
11.088,82 0,81%
DOLAR
41,3024 -0,05%
EURO
48,7497 0,31%
GRAM ALTIN
4.908,25 0,48%
FAİZ
39,75 -0,38%
GÜMÜŞ GRAM
56,79 0,14%
BITCOIN
115.605,00 0,17%
GBP/TRY
56,2992 0,18%
EUR/USD
1,1793 0,27%
BRENT
67,28 -0,24%
ÇEYREK ALTIN
8.023,38 0,46%
Adana Az Bulutlu
Adana hava durumu
31 °

“ADANA KARASI” ŞATAFIYDI

Ekran Resmi 2023-04-05 18.19.04

DÜNYANIN EN NEFİS ÜZÜMÜ

“ADANA KARASI” ŞATAFIYDI

Küçük
habbeli, az taneli kibar salkımlıydı şataf üzüm. Dünyadaki en nefis, rengi en güzel, görünümü en göz alıcı şataf üzümü
Adana Karası olarak bildiğimiz asmalarda olurdu.
Bağlarımızın, köylerimizin
eeennn birinci üzümüydü Adana Karası. Onlarca, belki yüzlerce tevek arasında
çeşnilik iki veya üç tevek Tarsus Beyazı
ile bir-iki tevek de kokulu Misket olurdu.
Kökü kuruyasıca yadırgı (yabancı) türler henüz bağlarımızı
istilâ etmemişti.

ADANA KARASI

KARA DEĞİLDİ

Kızıl
kahveye çalan elâ renkli olurdu üzümlerimiz. Bazı habbeler

(daneler) yeşilimsi de olsa,
şiresine diyecek yoktu. İthal türler
gelinceye dek bu üzümü seve seve yerdik.
Bizim kuşak, asmasından kopararak
taze taze üzüm yemenin tadını asla unutmayacaktır.

Kararacak
başka koruk kalmadığında teveklerin her yanı salkımlarla dolu olurdu. İşte o
zaman, hafta sonunda, yani evin tüm fertleri varken, şırahane denilen ahşap tekne ortaya çıkarılıp bir güzel temizlenir
ve içine yığılan üzümler de iki-üç  kez
sabunlanmış ayaklarla ezilerek suyu kalaylı bakır leğenlere alınırdı. Süzülerek
kazana aktarıldıktan sonra kaynatılarak kıvam verildiğinde artık pekmez denilen
o muhteşem gıda ortaya çıkmış gibi olurdu. İçine,
bağ toprağı veya üzüm toprağı denilen bir cins kil atılıp karıştırılır ve kilin
tamamen çökmesi beklenirdi.
Toprak, pekmezdeki ufacık parçacıkları bile
beraberinde aşağı indirdiğinden, geriye pırıl pırıl ürün kalırdı.

Yeşil
sırlı çömleklere doldurulduktan sonra kalan pekmeze bir ölçek un ve bir ölçek
nişasta katılıp karıştırılarak azıcık daha pişirilir ve elde edilen kıvamlı
maddenin yarısı tepsilere dökülerek soğuyup katılaşması beklenirdi.
Katılaştıktan sonra da baklava dilimi kesilip nişastaya bulanır, bez torbalara
kış için doldurulurdu; buna kesme derdik.
Bazıları köfter veya köftür diyor. Aynı kıvamlı maddeye
ceviz dizili ip birkaç kez batırılıp çıkarılarak asıldığında, bandırma, diğer edıyla cevizli sucuk üretilmiş olurdu.

Anlatması
çok kolay; fakat yapılırken mutlaka nene, dede, teyze, hala, gibi deneyimli bir
bilenin yönlendirmesi önemliydi. Aksi 
takdirde, maazallah pekmez ekşir,
kesme ve bandırma kurtlanabilirdi.

ŞATAF DİİYCEKTİK

Sözcük;
süs, bezek, süs malzemesi gibi anlamlar taşır. Şatafat, bunun çoğuludur. Şataf’ın diğer bir anlamı da, zamanından
sonra olan meyvedir. İşte, bizim şataf üzüm de, pekmez zamanından sonra
teveklerde oluşan küçük salkımlardı. Simsiyah olurdu. Nefasetini anlatmam
olanak dışı. Bulup yemeniz gerek. Boşuna aramayın; artık ne Adana Karası üzüm
kaldı ne de Adana Karası şataf…

Tablacılar,
“Araboğlu
üzüüüm… Haydi şataf üzüüüüm!..”
diye bağırarak dolaşmaya başladıktan az
sonra ürün kapış kapış olur, geriye birkaç dökülmüş habbe kalırdı. Biz
yapmadık; ben de yemedim. Fakat büyüklerimiz bazı zenginlerin şataftan pekmez
yaptırdıklarını anlatırdı.

Kendi
kendime soruyorum, “Biz mi talihliydik yoksa her tevekte dünyalar kadar ürün veren gıcık
ithal üzüme mahkûm şimdikiler mi?”
Bir yönüyle şimdikiler, pek çok  yönüyle de biz talihliydik.

Üzüm
mevsimi Temmuzda sona ererken başlar, Ağustos ortalarına kadar sürerdi. Şöyle
söyleyelim.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?