
BİZİM PARAMIZLA SİYASET YAPIYORLAR
Milletin parası ile siyaset yapan siyasetçilere söyleyecek çok
sözünüzün olduğunu biliyorum. Sizin adınıza bu sözü bugün ben söyleyeyim
istedim.
14 Mayıs’a sayılı günler kala merkezi yönetimdeki Hükümetin
temsilcileri ile yerel yönetimlerdeki temsilciler, senin benim ödediğim
vergilerden toplanan paraları yani kaynakları siyaset adına harcıyorlar. Adeta
kullanıyorlar.
Devletin erkanı hizmet açılışı adına bu kaynakları kullanıyor.
Belediyeler de aynı merkezi yönetimin yöntemi ile belediye hizmeti adı altında
kullanıp seçimlerde adeta bizim paramızı çarçur ediyorlar.
Dün bir siyasi partinin yetkilisi arkadaşım ile görüştüm. Parti
olarak paralarının olmadığından bahsedip ‘inanın paramız yok’ diye başladı
cümleye.
Ben de kendisine ‘o kadar aday adayınız var’ diye cümlemi
kurmaya başlayıp ‘düğüne çıkan kolunu sallar’ örneğini verdim.
İşte bu parti yetkilisi arkadaşım ‘partinin birçok seçim
işlerini belediyelere yaptırıyoruz!’ demez mi!
Nasıl yani? İrkilmesiyle sorumu sorduğumda ‘eksik olmasınlar’
diyerek belediyelerin partinin seçim işlerini nasıl çözdüğünü anlatmaya başladı.
Bizim paramızla partinin işlerini yapan, harcayan belediye
başkanlarımız var yani aramızda.
Kim bu belediye başkanları? Diye bana sormayın. Etrafınıza
bakarsanız belediyeleri de belediye başkanlarını da bulmanız çok kolay olur.
Ortak noktaları para harcamak olan belediye başkanlarının bu
davranışı artık partileri tarafından ‘olağan’ karşılanmaya başlanmış.
Bir partinin şehrin en merkezi yerindeki binasının kira bedelini
belediye başkanının ödediğini öğrendiğim gün de ‘Kendi paranız olsa partinin
kira parasını öder misiniz?’ diye soru yöneltip o tarihte de bir yazı kaleme
almıştım.
O tarihten bu tarihe kadar değişen bir şey olmadı…
Maalesef…
Alışkanlıklar sürüp gidiyor.
Merkezi yönetim devlet kaynaklarını, yerel yönetimlerde onlara
bakarak belediye kaynaklarını kullanmayı gelenek haline getirdiler.
Kimse hesap sormayınca bu alışkanlıktan vazgeçmeleri de mümkün
olmuyor.
Ne diyeyim, söyleyecek tek sözümüz var.
‘Hakkımızı helal etmiyoruz…’