DOLAR38,1588% 0.3
EURO43,6101% 1.61
STERLIN50,0663% 1.39
FRANG46,8609% 1.36
ALTIN3.959,33% 2,26
BITCOIN84.737,250.93
Nurettin ÇelmeoğluTÜM YAZILARI

JEOLOG KONUŞSUN, EYVALLAH MÜHENDİS DE KONUŞMALI YA!

Yayınlanma Tarihi :

JEOLOG KONUŞSUN, EYVALLAH MÜHENDİS DE KONUŞMALI YA!

Uluslararası farklı kaynaklardan anlaşılıyor ki, 6 Şubat depremleri bugüne kadar karşılaşılanlardan çok farklı. İddia ediyorlar ki, hiçbir yerde 9 saat içinde ve birbirine sadece 30 km mesafede iki büyük deprem görülmemiş. Süre olarak da parmak ısırtıyor. Saptadıkları, şiddetli sarsıntının aynı zamanda 105 saniye gibi maalesef rekor bir süre ile devam ettiği; bunu da bir uç olarak kabul ediyorlar. Bu satırları yazmaya başlarken 13 bin kurban vermiştik. Korkarım bu rakam çok artacak. Açıkçası, tarihin kaydetmediği özelliklere sahip çifte depremle, Cumhuriyet Tarihinin en büyük doğal felâketiyle karşı karşıyayız. Erzincan depremi 7,8 şiddetindeydi ama tek depremdi. 33 bin vatandaşımızın can verdiği deprem olduğunda, inşaat kalitesi şimdikilerle kıyaslanmayacak kadar düşüktü. Binalar bugünün düzeyinde olsaydı bu kadar çok vatandaşımızı yitirmeyecektik.

TELEVİZYONLARDA YANLIŞ UYGULAMA

Hangi kanalı açsanız mutlaka bir jeolog konuşuyor. Tamam, depremi irdeleyebilecek ve anlatabilecek, uyarıda bulunabilecek en yetkin bilimin jeoloji olduğunu kabul ederiz. İyi de birader, fay varsa vardır. Fayların huyunu da suyunu da değiştirme şansımız yok; yakın veya orta vade bir gelecekte de değiştirebileceğini sanmayız. Eee!.. Ne olacak? Bina yapmamak mı gerekir?

MÜHENDİSLERE SÖZ VERMELİ!..

Günümüzdeki teknolojik olanaklarla, fay ortasına da, bataklık nehir deltasına da depremin gıdıklayıp geçeceği bina yapılabilir. Yeter ki inşaat mühendisliğinin öngördüğü uygulama yapılsın. 8 yıl boyunca Belçikalı büyük bir mühendislik şirketinde çalışan tek Türk bendim. Jeolojisinden topoğrafyasına, demirinden çimentosuna, kumundan betonuna kadar yüzlerce, belki binlerce sayfa tercümeler yaptım. Tabii sık sık da sahada çeviri yapmam gerekti. Böylece, yüzeysel de olsa inşaat dalında ciddi birikimim olduğu için konuya değinme cesaretim oldu.

SON FELÂKET VE İNŞAAT KALİTESİ

Adana’da çöken bina molozları, moloz diyorum, yıkıntı demiyorum, gerçekten de moloz. Beton diye yapılmış nesnenin bulgur gibi dağılmış olmasını, bırakın mühendisi, teknisyeni, beton işçisi bile açıklayamaz. Bildiğim kadarıyla, bölgemizdeki hazır beton firmaların ürünü yüksek nitelikli. Hal böyle iken çöken binalarda inşaat tekniğine aykırı uygulama olasılığı galip geliyor.

Depremin nasıl olduğunu jeologlardan dinleye dinleye ezberledik. Şikâyetçi değiliz. Sadece “Ben demiştim, ben uyarmıştım…” kalıbındaki böbürlenmelerden çok rahatsız oluyorum. Sizin demenize gerek yok, artık hepimiz biliyoruz ki zamanı belli olmamakla beraber deprem olacak. Yeminle, ilkokul çocukları bile bunu söyleyebiliyor. Madem deprem olacak, o zaman iş gelip -gelip inşaat mühendisliğine dayanıyor.

Görsel ve yazılı basınımızın jeologtan daha çok inşaat mühendislerinden görüş ve öneri alması eminim ki yararlı olacak, mevcutlar ve yapılacak binalar için ışık tutacaktır. Her deprem sonrasında olduğu gibi yeniden yazılacak yönergeler de yine mühendislik bilimi ve yeni teknolojinin yol göstericiliğiyle rasyonel olabilecektir. Zemin etüdü, kum-çakıl oranları (Granülometrik kompozisyon), su miktarı (slamp), homojenliği, vibrasyon, pas payı gibi nitelikler inşaat stabilite ve esnekliği açısından en az demirlerin doğru kullanılıp doğru bağlanması kadar önemlidir. Bu tür ayrıntı görünümlü fakat çok önemli noktalara saygı gösterilirse, gerçekten deprem ancak eşyalara yer değiştirtebilir ve can kaybı en az düzeyde kalır.