BIST 100
10.941,79 3,14%
DOLAR
41,9445 0,03%
EURO
48,8056 -0,01%
GRAM ALTIN
5.545,35 -0,50%
FAİZ
40,21 -0,96%
GÜMÜŞ GRAM
65,61 -0,76%
BITCOIN
111.139,00 0,20%
GBP/TRY
55,8659 -0,17%
EUR/USD
1,1627 0,08%
BRENT
65,94 -0,08%
ÇEYREK ALTIN
9.066,64 -0,50%
Adana Hafif Yağmur
Adana hava durumu
26 °

MEKTEBE YAZILIŞIM

Ekran Resmi 2023-04-05 18.19.04

MEKTEBE YAZILIŞIM

1953 yılının Eylül başıydı. Babam elinde kocaman sarı bir
zarfla eve gelip anneme “Hazırla çocuğu, fotoğrafını çektirelim.
Mektebe yazdırma zamanı geldi”
dedi.

Yarım saat kadar sonra, İnönü Caddesindeki Foto Spor
stüdyosundaydık. Fotoğrafçı İbrahim
Hançerli
babamın medreseden sınıf arkadaşıymış. Anılarını canlandırarak
sohbete giriştiler. İbrahim Amca bir yandan da sandık gibi kameranın arkasında
uzanan siyah bezden torbaya başını sokup bana sesleniyordu: “Başını
dik tut… Şimdi biraz sağa… Vücudunu değil, başını hafifçe, şöyle…”

Ertesi gün vesikalık fotoğrafları alıp muhtara uğramış
babam. İkamet Tezkeresi başlıklı
basılı belgeye fotoğraf yapıştırılıp künyem, baba adım, adresim yazıldıktan
sonra mühür-imza belge tamamlanmış. Babam bu kez beni de yanına alıp belediye
binasına götürdü. O yıllarda koca belediye tek binaya sığdığı gibi, üst katını
evlendirme dairesi, alt katını da, şimdiki saymanlık bölümüydü yanılmıyorsam,
düğün ve toplantı salonu olarak ayrılmıştı.

Güneybatı köşesinde, tek basamakla çıkılan küçük odaya
girdik. Beyaz giysili amca doktormuş. Yanındaki abla ucu tutamaklı iğneyle sağ
kolumu çiziktirdi. Çizilen yerlerde hafif kanlanma oldu. Abla, “Korkma,
acımaz. Zaten erkek edam korkmaz, değil mi?”
dedi. Aslında korkmuştum
ve ancak başın-mı sallayarak katıldığımı ifade edebildim. Bu arada Doktor amca
da fotoğraflı Sağlık İlmühaberini
mühürleyip imzalamıştı.

TRAHOM
KONTROLÜ

Bugünkü Küçük Sürmeli Otelinin (Eski Divan Oteli) karşısındaki sokağa geldik. Buradaki tek katlı,
birkaç odalı, karo zeminli binaya geldik. Ailece tanıdığımız ve iğne vurması
için çağırdığımız  Suphi Amca (Adamak)
karşıladı. Saniyeler içinde göz kapaklarımı yukarıya büküp kapattı.  Ardından, kırmızı “Trahom Yoktur” kaşeli
belgeyi hazırlayıp verdi.

Trahomu bizden iki üç kuşak sonrakiler bilmeyebilir. Belâ mı belâ bir göz hastalığıydı.
Zamanında tedavi edilmezse körlük kaçınılmazdı. Sıhhat ve İçtimai Muavenat Vekâleti (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının o yıllardaki adı) bu felâketi
önlemek için ülkenin her yanına özel dispanserler kurmuş, yüzbinlerce afiş
bastırmıştı. İlk okuldayken, yanılmıyorsam her ders yılı iki kez trahom kontrolü
yapılır ve mutlaka iki-üç arkadaşımız özel trahomlular okuluna götürülerek
tedavi sonrasında sınıfına geri getirilirdi.

NECÂTİ
BEY İLK OLKULU

Şimdiki Millimensucat Okulunun kocaman bahçesi vardı. Sonradan o kocaman bahçeyi Nasrettin Hoca’nın leyleğine çevirdiler. Kırpıla kırpıla bir evin avlusuna dönmüş ne yazık ki.  Ana girişinin bir yanında Necâtibey İlk Okulu, öbür yanında da Millimensucat İlk Okulu yazılıydı. Biri sabahçı, diğeri öğlenciydi. Her karne sonrası sabahçılar öğlenci, öğlenciler sabahçı olurdu.

Babam, Necâtibey Başöğretmeni Necmi Ergündüz’ü iyi tanıdığı için burayı seçti. Dosya diye
adlandırılan kocaman zarfı teslim etti. Burada da fotoğrafım bir yerlere
yapıştırıldı. Bir şeyler yazıldı. Artık ben de mektepliydim. Üç yıl sonra
Necâtibey, Rahmetli Havaalanımızın
yakınlarındaki yeni binaya taşındı. Eve uzak olduğu için bu kez Millemensucat’a
devrolundum. İlkokul öğretmenlerim, sırasıyla, Şazimet Toker, Zahide Kocabaş, Şazimet Toker, Nermin Sezer ve Mustafa Kardeşoğlu’nu rahmet, minnet
ve saygıyla anıyorum.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?