BIST 100
10.970,37 0,52%
DOLAR
42,0958 0,67%
EURO
48,3735 0,21%
GRAM ALTIN
5.396,35 1,23%
FAİZ
39,91 0,10%
GÜMÜŞ GRAM
65,16 2,11%
BITCOIN
103.736,00 3,46%
GBP/TRY
54,9400 0,31%
EUR/USD
1,1484 0,02%
BRENT
63,85 -0,92%
ÇEYREK ALTIN
8.823,03 1,23%
Adana Açık
Adana hava durumu
21 °

ARUK: KORANA VE BİZ

İÇ SAYFA

     
KORANA VE BİZ

Tüm dünyayı
etkisi altına alan, “Covid 19” Virüs salgını ile ilgili olarak, Pozantı Müftüsü
Seyfullah Aruk yaptığı açıklamada, aşağıdaki görüşlere yer verdi:

“İnsanlık âlemi
olarak çok zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Sürecin zorluğu,
Müslümanlar olarak bizlerin üzerindeki olumsuz etkileri bir kat daha fazla
hissedilmektedir. Zira bizler, beş vakit namazlarda ve cumalarda, camilerde
omuz omuza duran, hasta, yaşlı ve yatalak insanları evlerinde ziyaret edip
onların gönüllerini hoş ederek hayır dualarını almayı, Rabbimizin rızasını
kazanmaya en büyük vesilelerden sayan bir ümmetiz. Birbiriyle musafahalaşırken,
yüzlerimize tatlı bir tebessümle hal-hatır sormanın sadaka olduğuna inanan bir
toplumuz.

Cuma ve kandil
günlerinde camilerimiz, kadın-erkek, çoluk-çocuklarla dolarak cıvıl cıvıl olup
toplumun, her kesimiyle kaynaştığı, birbiriyle görüşüp kısa da olsa hasbihal
ettiği ve kardeşlik duygularının pekiştiği ve bunlardan huzur bulan bir
toplumuz. Çay bahçelerinde, parklarda, cami avlularında insanların, dost ve
arkadaşlarıyla bir araya gelerek sohbet edip dertleşen, akşamları
kahvehanelerde, komşu yada akraba ziyaretleriyle kaynaşarak günün yorgunluk ve stersini
atan sosyal yönü güçlü ve kardeşlik bağları sağlam olan bir milletiz.

Burada sayamayacağımız kadar çok üstün yönleri ve meziyetleri olan vefakâr, merhametli, iyiliksever ve kadirşinas bir milletiz elhamdülillah. Ancak son dört haftadır; bizlerin can güvenliği ve huzurumuzun temini için devletimizin aldığı ve bizlerinde uymak zorunda olduğumuz tedbirler sebebiyle, sözünü ettiğimiz güzellikler ve daha fazlasından maalesef mahrum kaldık.

Korona virüsü
nedir, nasıl yayıldı, tedbirler, ne zaman biter… vs. hususlarında TV
kanallarında bir çok açıklamalar, açık oturumlar aracılığıyla konunun uzmanları
tarafından çok şeyler söylendi, devletimiz her türlü tedbirlerini yerinde ve
zamanında aldı. Sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere devletin bütün
birimleri, valilikler, kaymakamlıklar, asker, polis, belediyeler Diyanet İşleri
Başkanlığımızın tüm personeli, imamlarımız dağ-tepe demeden yurdumuzun en ücra
köşesindeki yaşlı, yatalak ve hasta vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak
üzere seferber oldular.

Pozantı Müftülüğümüzün
tüm personeli de aynı şekilde, Kaymakamlığımızın ve Müftülüğümüzün emrinde ve
daha çok gönüllü olarak sırf Allah için ihtiyaç sahibi yaşlı ve hasta
vatandaşlarımızın hayır dualarını almak üzere seferber oldular ve devam etmektedirler.
Bu hususla ilgili sadece bir örneği sizlerle burada paylaşmak istiyorum;

İlçemiz Eskikonacık Mahallesi camii İmam-Hatibi Mehmet KANHAN hocamız, kendi özel aracının arka camının tamamını kaplayacak büyüklükte bir kartona; “Köyümüzdeki 65 yaş üstündeki tüm yaşlılarımızın tüm ihtiyaçları giderilir” yazarak örnek bir hizmet modeli sunmuştur. Bu noktada Müftülük olarak, her yerde ve her zaman imkânlarımız nispetinde Allah için halkımızın hizmetinde olmaya devam edeceğiz inşallah.

Korana virüsü ile ilgili bilimsel ve tıbbi açıdan uzmanların söylediği şeylerin tamamı doğrudur, söylenenlere uymalıyız, hep beraber gerekli önlem ve tedbirleri elbette almak zorundayız.

Ancak konuya
birde dini açıdan bakmak gerekir. Hepimiz kabul ediyor ve iman ediyoruz ki kainatın
tek sahibi Allah’tır. Bizleri ve tüm canlıları yaratıp, ilahi bir düzen ve
sistemle yöneten de O’dur. İnsanlık alemi olarak bizlerin de neleri yapmamız ve
neleri yapmamamız gerektiğini emreden de O’dur. Bizlerin, içinde misafiri yâda
yolcusu olduğumuz dünyada da ahirette de huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamamız
için gerekli ilke, esas, emir ve yasakları gönderende O’dur.

Bundan dolayı
bizlere, her şeyi açıklayan ve uygulayarak gösteren Peygamberler göndermiş, İslam
dinini göndermiş, Kur’an-ı indirmiş ve kısa ömrümüzde ihtiyacımız olan
maddi-manevi bütün ihtiyaçlarımızı karşılıksız olarak verip, israf etmeden
kullanım hakkını bizim irademize bırakmıştır.

Kur’anda,
bizlere örnek olsun diye geçmiş milletlerin hayatlarından olumlu ve olumsuz
tablolar sunarak, özelikle onların düştüğü hata ve yanlışlara düşüp sonumuzun
onlar gibi acı ve hüsran olmaması için çok sayıda Peygamber kısaları anlatarak
ibretlik sahneler sunulmuştur. Örneğin Allah-u Teala, En’am süresi 42 ve 43.
ayeti kerimelerde şöyle buyurur: “Yemin olsun ki, senden önceki ümmetlere de
peygamberler göndermiştik, fakat onları yalanladılar. (Getirdikleri ilahi emir
ve yasakları hiç umursamadılar.) Bunun üzerine biz de onları, belki içinde
bulundukları yanlışlardan vazgeçip (bana yönelerek) yalvarırlar diye onları
hastalıklar, musîbetler, zorluk ve sıkıntılar içinde bıraktık.

Hiç değilse, bu
zorluk ve musîbetler, başlarına geldiğinde boyun büküp yalvarmaları
gerekmezmiydi! Fakat tam aksine kalpleri iyice katılaştı. Şeytan da onlara
yapmakta oldukları günahları süsleyip güzel ve hoş gösterdi. (Başlarına gelen
sıkıntıların, kendi yaptıkları azgınlık ve sapkınlıklardan dolayı ikaz olarak
Allah'ın gönderdiğini hiç düşünmediler.”

Yine aynı
şekilde Nahl süresi 112. ayeti kerimede bizleri uyarma mahiyetinde geçmişte
yaşamış olan bir milletin durumunu örnek olarak şu şekilde sunmaktadır: “Allah,
ibret alsınlar diye bir ülkeyi örnek veriyor: Bu ülkenin halkı emniyet ve huzur
içinde yaşıyarak,  rızıkları her taraftan
bol bol geliyordu. Ne zaman ki bunlar Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler,
(lüksün, konforun, zenginliğin ve şımarıklığın içerisine dalıp, Allah'a karşı
ibadetlerini terk ederek her türlü azgınlık ve sapkınlıkları işlemeye
başladılar) Allah da yaptıklarına karşılık onlara bütün benliklerini saran bir
açlığı ve korkuyu tattırdı. (ne huzurları, ne rahatları, ne de güvenleri kaldı)

Sadece bu ayet-i kerimelerden de anlaşılmaktadır ki insanlık alemi olarak bizler, O’nun emir ve yasaklarının gereklerini yerine getirmeli ve gönderdiği Peygamber (sav)’e uymalıyız ki başımıza herhangi bir sıkıntı gelmesin.  Kesinlikle şu unutulmamalıdır ki; sonbahar mevsiminde yaprakları sararmış bir ağacın dalındaki bir yaprak bile, O’nun izni olmadan dalından kopup yere düşemez.İçinde yaşadığımız şu dünyadan bir örnek verecek olursak bizler, bir yere aracımızla yolculuk yaparken yol üzerinde devletin, bizim selametimiz için koymuş olduğu trafik kurallarına uymadığımız zaman, ya feci bir kaza yaparız yada kural ihlalinden dolayı ceza yeriz. Bu durumda bunun suçlusu kimdir acaba!

Bu örnekten hareketle bizler, Allah-ın koyduğu ilahi ilke ve esaslara, emir ve yasaklara uyalım ki, tıpkı İbrahim (as)’ı ateşten, Musa (as)’ı denizde boğulmaktan, Nuh (as)’ı tufanda helak olmaktan koruduğu gibi bizleri de korusun. Dolayısıyla başımıza gelen her bela, musibet ve sıkıntılarda kendimizi sorguya çekip, önce kendimizle, sonra Allah’la yüzleşerek “nerede yanlış yapıyorum” sorusunu kendimize sormalıyız.

Son olarak, içinde bulunduğumuz bu zor ve sıkıntılı süreci geçirirken, öncelikli olarak Allah’a karşı kulluk görevlerimizi yerine getirmeliyiz, şimdiye kadar yaptığımız yanlışlarımızdan dolayı tövbe edip, aynı hata ve yanlışları bir daha yapmamak üzere Allah’a söz vermeliyiz. Bu arada şimdiye kadar zaman bulamıyorum diye yakınarak, kendilerine yeterince zaman ayırmadığımız eşimiz ve çocuklarımızla daha yakından ilgilenerek, onlarla dolu dolu zaman geçirmeliyiz, onlarla namaz kılmak, Kur’an okumak, hep beraber Allah’a dua etmek, kitap okumak hatta onlarla oyunlar oynayarak onlara karşı sorunluklarımızın gereklerini yerine getirerek bu zor süreci fırsata dönüştürebiliriz. ( Haber Merkezi)

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?