
ÇİĞ
KÖFTE ADANA İCADIDIR
Sene
2005 veya 2006… Uzunca bir süredir Gaziantep ile Şanlıurfa arasında “Çiğköfte senin değil benim” dalaşı
var. Gazeteler bir gün Urfa dolaylarından, ertesi gün Antep dolaylarından
derlemelerle sütunlar, sayfalar dolduruyor.
Anladık
ki bu iki kent halkı kendi aralarında
ıstıfıl olmayacak(*), araya
girmek zorunda kaldık. Girmemiz de vacip olmuştu; zira çiğköfte denilen aziz
nimet ikisinin de değil, Adana’nın icadıdır. İddiamız havadan değil, kayadan
gelmekte. Yani taş gibi kanıtla konuşmaktayız. Nedir bu taş gibi kanıt?
İşlenmiş bir kayadır. Karatepe’dedir. 2700 ya da biraz daha fazla yıl önce
hüküm sürmüş Narsist Kralımız Asitavada’nın
fotoğrafıdır. Tabii ki fotoğraf makinesi olmadığı için rölyef sanatkarları murçla,
keskiyle işleyerek kralı ve sofrasını kaya üzerinde canlandırmışlar. Sofra
deyip geçmeyin. Krallara layık bir ziyafet dergahı. Masaya kurulan kişi de Kral
Hazretleri ya zaten. Kucağında aslan yavrusu ile Allah ne verdi ise geçinirken
hizmetlilerden biri yelliyor, diğerleri de yiyecek taşıyor.
Masanın
en göze çarpan yerinde koca bir tabak çiğ köfte. Orasında burasında marul
yaprakları. O kadar canlı işlenmiş ki, neredeyse nane, maydanoz, soğan kokusunu
duyar gibi oluyoruz. Haklı olarak sorabilirsiniz: “Kardeşim, çiğ köfteye benzettiğin şekiller nohutlu patlıcan dolması da
olamaz mı?” Haklısınız; “Neden
olmasın” demeye derim ama, bilime-ilime ters düşmeyecek kadar haddimizi biliriz.
Yakın bir geçmişte ebediyete uğurladığımız son ve tek ordinaryüs profesörümüz Ekrem Akurgal özellikle belirtmiş çiğ köfte
olduğunu.
Rahmetli
Ordinaryüs Hocamızı daha fazla rahatsız etmeyelim; Allah uzun versin, Münih
Üniversitesi’nden Ünlü Hocamız Profesör
Ahmet Ünal’a kulak verelim. Diyor ki hoca, “Hitit memleketinde görme özürlüler için de çok uygun bir iş icad
edilmişti. Bunların önüne birer el değirmeni konulur, kaynatılıp kurutulmuş
buğdayı çekerek bulgur üretmeleri sağlanırdı. Böylece,bu garibanlar da alnının
teri ile dünyalıklarını çıkarır, cemaata (Ayyy, özür dilerim, cemaat
risklidir, paralelliğini o kadar duyduk ki taralelli olmamıza az kaldı) topluma yük olmazlardı.
Büyük
olasılıkla bölgemiz bir körler memleketi idi. Trahom denilen ve 65 yıl kadar
önce kontrol altına alınan bulaşıcı göz illeti çok yaygındı çünkü. Görmezi
bölük bölük, buğdayı da harman harman olunca elbette bulgur endüstrisi için
Adana biçilmiş kaftandı. Diyebiliriz ki, 3300 yıl kadar önce Adana Kızı Pudukhepa Hitit Kraliçesi
olduğundan kelli Bölgemizin Saygın Kizzuvadna
Krallığı ile Hitit ahfadı neredeyse bir millet olmuşlardı. Ne ise, işin
tarih boyutu bu yazımızın taşrasında kalır. Diyeceğimiz o ki, buğdayı, bulguru
bereketli topraklarda insanoğlu sadece mercimekli ya da domatesli pilav yapacak
değil ya; oturup düşünmüşler, çiğ köfteyi icad etmişler. Çiğ köfte yoğurunca
bir adım daha atıp içli köfteyi menüye dahil etmişler. Analı-Kızlı da bunların
türevi olarak kazan parlatmış olmalı.
Tekrar
söyleyelim. Kimse boşu boşuna hakkımızı yemesin. Çiğ Köfte Sanayii Adana’da kurulmuş ve Adana’da gelişmiştir. Elinde
bizimkine benzer taş gibi kanıtı olan varsa beri gelsin.
_____________________________________
(*) Istıfıl olmak:
(Adanaca) Anlaşmaya varmak.
ARAŞTIRMACI YAZAR: NURETTİN ÇELMEOĞLU