
GEÇMİŞ ZAMAN
Geçen haftaki yazımın başlığı
ESKİLER idi. Nedense
bugünlerde anılarıma daha fazla dalar oldum. İyi mi oldu? Benim için iyi oldu. Sanki yaşamımı bir kez daha gözden
geçiriyor, temize çekiyorum.
Peki kötülük var mı geçmişimde?
Yok. Şunu söylemek istiyorum. Bilerek kimseye kötülük yapmadım. Gördüm mü?
Hakkımda bazı kötü söyleyenler kulağıma gelmedi değil. Ancak onları da pek kâle almadım.
Yine aldım başımı gidiyorum. Neyse
sadede döneyim.
*****
Eskileri
karıştırırken bu kez öyle bir şeye rastladım ki bilemezsiniz? Koltuklarım
kabardı. İki karpuz değil, dört karpuz sığdı koltuklarımın altına. Neden böyle
oldu? Onu da anlatayım. Evde bir kutu
buldum. Buldum diyorum. Çünkü Adana’dan sonra da epey ev değiştirdim.
Evraklarım, dökümanlarım. bazı eşyalarım hâlâ
kutularda duruyor…
Birini
açtım. Yeşil bir kalem kutusu çıktı içinden. Kutuyu açınca ise epey
gururulandım. Kutunun içinden -ömür boyu
garanti kartı ile- bir Cross kalem takımı ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin Kurucu Başkanı Çoban Yurtçu’nun
bir notu çıktı.
Not’da şunları yazıyor:
“Cemiyetimizin olumlu her atılımında büyük emek ve katkısı bulunan sayın
arkadaşımız Erdoğan Varol’a küçük bir armağanımızdır. – Çoban Yurtçu”
İşte bu yüzden gururlandım ve koltuklarım kabardı.
“Yarışma!” başlıklı
yazımda, şimdiye kadar hiç yarışmaya katılmadığımı söylemiştim. Bu yüzden de hiç ödül kazanmadım. Ancak
şimdi kendimi ödül kazanmış gibi hissediyorum. Bu kalem ve Çoban Yurçu’nun
yazısı bana bir ödül...
Hem de ödüllerin en büyüğü…
Kalemi kullanmadığımı da not etmek istiyorum.
Bu seferlik de bu kadar.
Kalın Sağlıcakla.
Pozantı Gazetesi’nde beni okumaya
devam edin.