
Aydın Remzi Yüregir
Size bu yazımda, Adana’daki meslek ustalarımdan
ve büyüğüm den Aydın Remzi Yüregir’i anlatacağım.
Ancak, yazıyı yazdığım günden de kısaca
söz edeyim. Yazımı 19 Mayıs 2023 Cuma günü, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik
ve Spor Bayramı’nda, yani Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 104. Yıldönümünde kaleme
alıyorum. “Ustamı anlatıp, Atatürk’ü anlatmamak olamazdı.” Bundan
dolayı da önce, Gençlerin ve daima
Genç Kalacak olanların, 19 Mayıs Bayramını kutluyorum. Daha sonra
da, Adana’da bana meslek ustalığı yapan, elimden tutan, olgunlaşmamı sağlayan,
Çukurova Basının yanı sıra, Yeni Adana Gazetesini Atatürk’ün emri ile kuran ve
Milli Mücadelede yazıları ile, Milli Mücadele
ruhunu, topluma dalga- dalga yayan babası merhum Ahmet Remzi Yüreğir’in oğlu,
Aydın Remzi Yüregir’i anlatacağım.
*****
Aydın Remzi Yüregir ismini okurlarımız
anımsayacaktır. İlk yazımda, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti kurucu Başkanı
Mustafa Çoban Yurtçu ile, aralarında geçen bir olayı sizlerle paylaşmıştım. Bu
olay, Adana’da iki meslek büyüğüm ve ustalarım arasında geçtiği için, bende
derin izler bıraktı. Ama Aydın Abi’min, üzerimdeki etkisi ve hakkı çok daha fazla derin. Çünkü, o benim olgunlaşmamı ve
kendimi bulmamı sağladı. Öncelikle, iyi bir öğretmen ve haberciydi.
Bir ara da, Yeni Adana Gazetesinin sahipliğini yapmıştı.
TRT’de
yıllarca birlikte çalıştığım, değerli büyüğüm Aydın abimin, birlikte çalıştığı
arkadaşlarına, hiç bağırdığını, hiç kimseye
kızdığını, hiç kimseyi
de kırdığını görmedim.
Aile bağları çok kıymetli idi. Yalnız
yaşadığı halde, Almanya’da olan eşi ve oğlu ile de, sürekli iletişim içindeydi. Bu konular
çok kişisel olduğu için oralara girmeyeceğim. Size, Aydın Remzi
Yüregir’in bana öğrettiklerini anlatacağım.
Öncelikli olarak, kendisi iyi bir gazeteci ve iyi bir rehberdi.
Onun habercilikle ilgili fikirlerini, Çukurova Bölge Haber Müdürlüğüne bağlı
muhabirlere verdiği, habercilik derslerinde söylediklerini yazarak aktarayım.
*****
“Sorunlar ,genel
habercilik ilkelerine ters düşüldüğünde ortaya çıkıyor.
Böyle olunca da, genel habercilik
ilkelerine kısaca değinmek zorunlu oluyor.
Önce, genel olarak
gazetecilikte kullanılan (5 N) kuralı, çok önemlidir.
1- Ne? / 2-
Nerede? / 3- Ne zaman? / 4-
Nasıl? / 5- Neden? kuralı,
Radyo ve TV haberciliğinde çoğu zaman yeterli olmuyor. Çünkü biz TRT olarak
diyoruz ki;
1- Haber geniş
halk kitlesini ilgilendiren, üzerinde konuşulan olaydır.
Haber, yeni, gerçek ve halk için ilginç olandır.
2- Haber, gerek
dil, gerekse anlatış biçimiyle, herkes tarafından anlaşılır olmalıdır.
3- Haber,
Anayasamızın 121'nci maddesinde yer alan ,“Devletin Ülkesi
ve Milletiyle bütünlüğünün, insan haklarına dayanan Millî,
Demokratik, Laik ve Sosyal Cumhuriyet’in, Milli
Güvenliğin ve Genel Ahlakın gereklerine” uygun olmalıdır.
4- Haber,
tarafsız, objektif, bağımsız olacaktır. Tarafsızlık,
habere yorum katmamak, olduğu gibi vermektir.
Objektif olmak, haberi gerçek biçiminden
saptırmamaktır. Bağımsızlık, hiçbir kuruluşun, kişinin reklamı,
propagandasını
yapmamasıdır.
5- Haber doğru,
kesin olmalıdır, TRT'de yapılan bir hatanın düzeltilmesi
zordur. Düzeltinceye kadar da ,çıkacak sonuçları önlemek zordur.
Hiçbir zaman
çabukluğu, doğruluğa yeğlememek gerekir.
6- Haber, sorumluluk
taşımalıdır. Kamuoyunu heyecanlandıracak üslûp yanlıştır.
Haber halkı aydınlatıcı, uyarıcı, olayla ilgili gerekli
bilgiler verici
nitelikte olmalıdır.
Bu yazımla ilgili olarak, benimde yaklaşık 12
yıl onurla Başkanlığını yaptığım, Kısa adı “ÇGC” olan, Çukurova Gazeteciler
Cemiyeti Başkanlık odasında, rahmetli
Aydın Remzi Yüregir ve kısa adı GAMEDE olan,
Gazete ve mecmua dağıtımının Güney ve Güneydoğu temsilcisi Rahmetli
Durukan Güngör ile, çekilen bir fotoğrafımı paylaşıyorum.
Sizlere Çukurova basının abidesi konumunda
bulunan, Yüreğir ailesinin çok önemli bir ferdi olan, TRT Çukurova Bölge Müdürü
Merhum Aydın Remzi Yüregir’in, bana öğrettiklerini de anlattım.
Bu seferlik de bu kadar…
Kalın
Sağlıcakla…
Pozantı Gazetesi’nde beni okumaya devam
edin…
Erdoğan VAROL
Yazının yorumu…
Tamer ÜNAL
Değerli meslektaşım
Erdoğan Varol’un, mesleğimizle ilgili olarak, geçmişi günümüze taşıyan ve benimde o günleri yaşadığım,
“ ONUR” yazısını okurken, yıllar öncesine gittim. Bu anlatımından dolayı, değerli
meslektaşım ve yaşdaşım Erdoğan Varol’a teşekkür ediyorum.
Önemli bir önerim ise,
başta Çukurova Basını olmak üzere, kendisini gazeteci olarak görüp de, toplumu
yazılarıyla yönlendirmek isteyenlere de, bu yazıyı çok dikkatli bir şekilde
okumalarını önererek ve örnek alarak, nasıl “ ONURLU BİR GAZETECİ” olabilmenin de
mesleki ahlakını öğreneceklerini umut
ediyorum…

