BIST 100
11.165,85 -0,15%
DOLAR
41,2763 0,08%
EURO
48,9442 -0,06%
GRAM ALTIN
4.886,10 -0,13%
FAİZ
39,71 0,18%
GÜMÜŞ GRAM
55,60 -1,53%
BITCOIN
115.153,00 -1,49%
GBP/TRY
56,4548 0,28%
EUR/USD
1,1853 -0,12%
BRENT
67,99 -0,73%
ÇEYREK ALTIN
7.988,78 -0,13%
Adana Açık
Adana hava durumu
27 °

İNCİRNAME

Ekran Resmi 2023-04-05 18.19.04

İNCİRNAME

Çocukluğumuzun Adanasında Eylül uzaktan yüzünü
gösterirken artık bağlardan dönüş hazırlıkları başlardı. Bağ işlerinde gündem incir
ağırlıklı 
olurdu . Yaş tüketilemediği için kurutulmuş olanlar reçel
yapılır, son toplananlardan belbel (pestil) sıvanırdı.

Zaten hamken ve sonra da olgunlukta kurutulanlardan
yapılan reçeller  çoktaaan çömleklerde yerini bulmuştu.  İncir deyip
geçemezdik. Kutsaldı. Kur´an’da adı geçiyordu.

Pekmez, turşu ve reçeller çömleklerde muhafaza edilirdi.
Çömlek, içi ve dışı yeşil sırlı toprak testiye denilirdi. Doldurulduktan sonra,
ağzına tertemiz bir tülbent bağlanır, bunan üzerine de büyüklerinden birkaç
asma yaprağı serildikten sonra çamurla sıvanarak ağzı
iyice kapatılmış olurdu.

Kışın başında bu çömlekler kurumuş çamurdan
kurtarıldıktan sonra yaprak ve tülbent de çıkarılınca, maden bulmuş gibi
sevinirdik. Zaten genelde ilk kalite ve lezzet kontrolü bana yaptırılırdı. Bu
görev, halalarımızdaki ve amcalarımızdaki çömlekler için de geçerliydi.

Dönelim incire…

Dedik ya; kutsal ağaçtır. Bardacığı, beyazı, lap´ı,
şam´ı ve ufak-tefek cigriz denileni vardır. Bir de siyahi
türleri olur ki, her biri ayrı lezzet taşısa da, bizim için hiç biri reddedilebilecek
gibi değildir. Tazesini de, reçellerinden her hangi birini de kahvaltıda peynirle
yemeye doyum olmaz. Kendiliğinden düşen mazdakların
reçeli efsanedir. Mazdak, daldaki
ham incirin adıdır. Yarılarak kurutulmuş incirin tadı da asla yabana atılamaz. Olgunlardan
yapılan reçele çoğu kişi lokum
derdi.

İncir meyvesi haftalarca, hatta belki de aylarca
toplanır da, yine bitmez. Dönüş hazırlıkları yapılırken bile, dallarda hala mazdaklar,
yani olgunlaşmamış meyveler vardır. Kuşkusuz, “vardır” derken şimdiki zamanın
çok gerisindeyiz; şöyle-böyle 55-60, hatta 65 yıl falan… Yani,
insanların her yaz başı bağa çıkmayı sürdürdüğü yıllardayız. Daha, Adana´nın
her tarafında incir ağaçlarının salındığı yıllardayız. Yani, o güzel, o
bereketli, o mis kokulu, o çiçekli, o sıcak ama gecesi makul, o nemi daha az, o
çok sempatik, o herkesin birbirini tanıdığı, o kaybolan çocukların bile ağız
tadı ile dolaşamadan mutlaka bir tanıdık eliyle ailesine teslim edildiği,
sokaklarında kulle, çelik, yılan çizgisi, sigara kartonu, gazoz tapası,
fırındak, komene oynanılan Adana…

Bağ dönüşünden belki bir hafta, belki on gün kadar
önce, değnek dediğimiz dal parçalarının ucuna temiz bir bezi minik ampul gibi
bağlarlardı. Bez, saf zeytinyağına batırıldıktan sonra, incirin yüzündeki o
benek gibi yere değdirilirdi. Buna, inciri yağlamak adı
verilirdi. Amaç da, kalan ham incirlerin bir an evvel olgunlaşmasını
sağlamaktı. Gerçekten, yağlandığı için mi yoksa doğal bir süreç gereği mi
bilemeyiz, birkaç gün sonra meyvelerin tamamı toplanacak hale gelirdi.

Son parti reçel de, bu yaş incirlerin önce az şekerli
suda kaynatılıp tahtaya serilerek suyundan arındırılması ve sonra da
şeker-şerbette kaynatılması ile elde edilir ve yine yeşil sırlı çömlek içinde,
ağzı tülbent üstü yaprak ve onun da üstüne çamur sıvanmış olarak şehre getirilirdi.

Şimdi bağımız yok. Sanırız bir çoğunun
da artık bağı yok. Zaten Eski bağlardan eser de yok ki!..

Bağa çıkmaz olduğumuzda, yarıya pamuk ektirdik
senelerce. Sonra da bir kısmını parselledik. Kalanı duruyor mu, yoksa birileri
üstüne gecekondu kondurdu mu, yıllardır gidip bakmadık ki bilelim? Dursa da üstünde
ağaç yok. Ağaç olsa, gidip ürün toplamaya hevesli ferdimiz
yok. Toplansa da reçel kaynatacak yerimiz yok.

İyi ki o yıllarda yaşamışız haa!..

Kurban olduğum Allah, bize verdiğin nimetleri yeni
yeni fark ettiğimiz için affeyle!..

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.
Yeni bir yorum göndermek için 60 saniye beklemelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?