
ANILARA DEVAM
Gazetecilikte
“Fikri Takip” diye bilinen bir
kavram, bir terim vardır. Asıl olarak yapılan bir haberin sonrasında,
o konuyla ilgili tüm gelişmeleri de takip etmek manasında kullanılır. Bu kavram
meslekte olan hemen -hemen herkes tarafından bilinir. Bu özelliği sadece gazetecilikte değil, ama uzun soluklu
ve sabır gerektiren bütün işleri, layikiyle tamamlamak için kişide bulunması
gereken özellik olarak düşünmek de mümkündür.
Şimdi
durup dururken bunları neden yazıyorsun diyeceksiniz? Yazmamın sebebi bir
önceki yazımda anlattığım olay. O yazımı şu şekilde bitirmiştim: “Son
olarak, Aytaç Durak’ın bu olayı bir mühendis gibi işleyip kendi lehine
çevirdiğini, başarılı olduğunu da söylemek gerekir. Olay Aydın Remzi Yüreğir’in
İstanbul’a atanmasıyla son buldu.”
Evet. Olay gerçekten de Aydın Abinin
İstanbul’a atanmasıyla son bulmuştu. Anlattıklarımdan kısa bir süre sonra Aydın
Remzi Yüreğir İstanbul’a “Danışman”
olarak atandı. “Danışman”lık bir üst
aşama, bir üst rütbe sayıldığından, itiraz etmek de mümkün değildi. Tabii Aydın
Abi bu işe çok bozuldu ve hemen istifa etmeye kalktı. Daha doğrusu emekliliğini
istemek için, harekete geçti. Hatta bana, “Sen
bu işi biliyordun!” diye serzenişte bile bulundu. Kızmakta haklıydı. Ancak benim bir kabahatim yoktu. Olayı kendisine
açık -açık ve tek -tek anlattığımı söyleyerek, kendimi savundum.
Aslında olan olmuştu ve yapılacak birşey yok
gibi görünüyordu. Ancak aklıma o an geliveren bir fikri de, söylemeden
duramadım. “Abi” dedim, “Emekliliği istemen en kolay iş. Ama o
zaman hiç bir kazancın olmayacak… İstanbul’da Ayhan Dinç diye bir arkadaşımız var.
Oranın müdürü. Sana da saygısı ve sevgisi çok büyüktür. Elini sıcak sudan soğuk
suya sokturmaz. Harcırahını al İstanbul’a git. Bir süre sonra emekliliğini
iste. Adres olarak Adana’yı göster ve bir harcırah daha al. Bu senin hakkın.”
dedim. Aydın Abi biraz düşündükten sonra bana hak verdi ve İstanbul’a gitmek
için hazırlık yapmaya başladı.
*****
Aydın Remzi Yüreğir, İstanbul’a gitti. Seyahatlerinin
hepsini uçakla yaptı. Tahmin ettiğimiz gibi, Ayhan Dinç büyük saygı gösterdi.
Hatta o zamanlar uygulanan “İmza” konusunu,
bile çizelgenin hepsini dolturtarak halletti. Aydın Abim orada tam bir misafir
olarak karşılandı. Rahat etti.
Çevresinde bulunan herkesten büyük saygı gördü. Bir ay sonra da emekliliğini
istedi. Planlandığı gibi emeklilik günlerini Adana’da geçirmek isteğini belirtti
ve harcırahını alarak memleketine döndü.
*****
Olayın
müsebbibi olan Aytaç Durak, o zamanlar galip geldiğini, kendisinin kazançlı
çıktığını düşünmüş olabilir. Ancak yıllarını mesleğe vermiş bir duayeni,
yerinden ettiği için kazan(a)madığını
da, zaman içinde anlamış olmalıdır. Çünkü
Çukurova Haber Bürosunda kalanlar hep bildikleri, öğrendikleri doğru
haberciliği yaptılar. Kimseye biat etmediler ve kimsenin yalakası olmadılar.
Bunu
Çukurova Bölge Haber Müdürlüğünde çalışanları tanıyan herkes bilir.
Yazımı yine bir fotoğrafla süslemek
istiyorum. Fotoğraf, dönemin Mersin Belediye
Başkanı Kaya Mutlu’nun yaptığı bir basın toplantsına ait. Toplantıya
katılanlardan beşi, Adanayı ilgilendiriyor. En solda Hürriyet Gazetesi Temsilcisi
İskender Ayvalık. Hemen arkasındaki Milliyet Gazetesi Temsilcisi Alaattin Kutlu.
Sağ tarafta Cumhuriyet Gazetesi Temsilcisi Mustafa Çoban Yurtçu ve TRT Çukurova
Bölge Habar Müdürü Aydın Remzi Yüregir.. Dördünü de hürmet, hasret ve rahmete
anıyorum. İleride gözlüklü, kameraya doğru bakan dönemin Çukurrova Radyosu spikerlerinden
Bilge Baykara’yı da saygıyla anıyorum.
Bu seferlik de bu kadar.
Kalın Sağlıcakla.
Pozantı Gazetesi’nde beni okumaya
da devam edin…
ÇGC ESKİ BAŞKANI ERDOĞAN VAROL