1xbet betist supertotobet
Pozantı Gazetesi
webmaster forum

ARUK: “FARKINDA OLMADIĞIMIZ EN BÜYÜK TEHLİKE”

ARUK: “FARKINDA OLMADIĞIMIZ EN BÜYÜK TEHLİKE”
Bu haber 04 Mayıs 2020 - 12:23 'de eklendi ve 699 views kez görüntülendi.

Pozantı İlçe Müftüsü Seyfullah Aruk’dan Haftanın Yazısı:

“FARKINDA OLMADIĞIMIZ EN BÜYÜK TEHLİKE”

Pozantı İlçe Müftüsü Seyfullah Aruk, bu hafta gazetemize yazdığı başyazıda, corona virüsünün yarattığı tehlikeleri, kamuoyuyla paylaştı. Ve aşağıdaki görüşlere yer verdi:

“Sebepsiz ölüm yoktur. Kendisinden korktuğumuz, hayatımızı kâbusa çeviren, hayatı bize zehir eden ve gözle görülemeyecek ve silahla vurulamayacak kadar küçük, ama dünyayı sarsacak ve dünyanın en modern, en süper güçlerini dahi aciz bırakacak kadar yetkilendirilmiş Korana virüsü, insanların ölümü için sadece bir sebeptir. (İnsanoğlunun sahip olduğu her türlü dünyalık ve teknolojik imkanlarına rağmen Allah nezdinde ne kadar zayıf ve aciz bir varlık olduğunu da bu arada gördünüz değil mi!?) Virüsün sana-bana bulaşması an meselesi. Tabi tedbirsiz tevekkül olmaz, her türlü tedbirleri almak zorundayız. Ama her şeye rağmen dünyadaki misafirliğinin süresi dolmuşsa, sana verilen sayılı nefesini tüketmişsen ve senin için tahsis edilen rızkını da kullanıp bitirmişsen, virüs bahane!

“Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez.”(Âli İmranSuresi:145)

Ne zaman öleceğinin yada ne sebeple öleceğinin ne önemi var? Ha bugün ölmüşsün ha yarın. Sonuçta ölümlü bir varlıksın. Virüsten, dolayısıyla ölümden bu kadar korkmanın bir anlamı yok. Aslında ölüm, gönül dünyamızın olması gereken en büyük sevgilisi Rabbimiz ile sevilen kulun buluşma noktasıdır. Yani Allah’ı gerçekten seven bir insan, ölümden hiç korkarmı? İnsanoğlunun iki hayatı vardır. Biri maddi, diğeri ise manevi hayatı. Maddi hayatımız, şuan emanetçisi olduğumuz, etten, kemikten, kandan, koldan, kafadan, bacaktan, kaslardan oluşan ve beden olarak canlılığını yaşadığımız veya hissettiğimiz vücudumuz. Korona virüsü veya başka bir sebeple, ölümü gerçekleşir ve bu dünyadaki varlığı son bulur. Rabbimiz, mahşer aleminde tekrar diriltir. Bu bedenimiz, bir araçtır yada bir malzemedir. Biz onu, iyilik yaparken de kötülük yaparken de istediğimiz şekilde ve istediğimiz yerde kullanma iradesi bize verilmiştir.

Daha açık bir ifadeyle; azgın nefsin de, dizginleşmiş nefsin de, nefs-i ammarenin de, nefsi mutmainnenin de istek ve arzularını yerine getiren, bir araçtır ve yaptıklarından sorumlu değildir. Örneğin; kumar oynayan el, oynadığı kumardan sorumlu değildir. Onu, o kötülükte kullanan kişinin kendisi sorumludur. Bizim için ise asıl önemli olan manevi hayatımızdır. Rabbimizin dikkate aldığı ve ahirette sorumlu tuttuğu hayatımız. Yani Allah’ın emrettiği; iman, iyilik, ihsan, iffet, zikir, şükür, tevbe, tilavet ve ibadetlerle can bularak huzura kavuşur. Yine Allah’ın yasakladığı kötülük ve haramlarla ölür, yada yoğun bakımdaki durumu ağır olan bir hasta gibi yaşar ama hiçbir şey hissetmez.

Yaptığı yanlışlar ve azgınlıklar sebebiyle belki imanını kaybederek ölümü gerçekleşmiştir, ama farkında bile değildir. İçki içer, kumar oynar, hırsızlık yapar, yalan söyler, cinayet işler, en ağır kul haklarını yer, birilerinin, haksız yere canını yakar, anasına-babasına her türlü azgınlığı yapar, normal bir insanın yapamayacağı hatta hayvanlar aleminde bile göremeyeceğimiz iğrençlikleri yapar fakat, bütün bunlar ona artık çok normal gelir. En ufak bir vicdan azabı yada rahatsızlık hissetmez. Kısaca; Allah, Kitap, din, Peygamber, cennet-cehennem, helal-haram onun için boş şeylerdir.

Yada imanını kaybetmemiştir, Müslümandır, zayıfta olsa iman vardır, ama hayatında yaptığı bir takım kötü alışkanlıkları onun vazgeçilmezleri olmuştur. Yanlış olduğunu bildiği halde yine de onlardan kopamaz, veya yaptığı yanlışlarına, kendince meşru bir mazeret yada kılıf uydurarak yapmaya devam eder ve vicdanen fazla bir rahatsızlık duymaz. Allah’ın varlığına, gördüğüne, hesaba, cennete-cehenneme inanır ama umursamaz.

Örneğin, namaz kılar, oruç tutar, cuma namazlarına gider ama içki de içer, kumar da oynar, zina da yapar, yalan da söyler, hile de yapar, kısaca fırsatını bulduğu zaman her türlü kötülüğü de işler. Yani namazı da, kumarı da onun alışkanlıkları haline gelmiştir, ikisinden de vazgeçemez.

İbadetleri, onu ahlaken yüceltmez, kötülüklerden uzaklaştırmaz. İbadetlerin, bize emredilmesinin asıl sebebi budur. Bu şekildeki ibadetlerinden zevk almaz ve huzur bulmaz.İşlediği haram ve kötülüklerden de ara ara rahatsız olsa da bu onu, çok etkilemez ve yoluna devam eder.

Allah’a karşı kulluk görevlerini yerine getirmiş-getirmemiş, haram yemiş, sabah namazına kalkmamış, Kur’an hayatına hiç girmemiş…vs. bunların hiç birinden vicdan azabı çekmez, kendisinden ve yaptıklarından tiksinerek göz yaşları içinde Allah’tan affını dilemez,. Çünkü bunlar onun için çok önemli değil zaten. İşte manevi ölüm hali budur, asıl korkmanız gereken tehlike budur.

Unutmayalım ki, şeksiz, şüphesiz ve yakinen iman etmemiz gereken ve bizi bekleyen sonsuz bir hayat var. O hayatın kalitesini ve konforunu yada sefaletini ve acısını, bizim buradaki manevi hayatımızın canlılığı ve kalitesi belirleyecektir. Bizler tabiki almamız gereken tüm tedbirleri almalıyız, bundan sonra takdir Allah’ındır. Ecelimiz geldiği zaman ne bir an ileri gider, ne de bir an geri kalır.

Ancak manevi hayatımızın ölümü, canlılığı ve kalitesi ise bizim elimizdedir. Bizim bu dünyaya gelişimizin asıl sebebi; maneviyatı güçlü, kaliteli ve dürüst bir Müslüman olmaktır. Şu an itibariyle bizim, üzerinde durarak, azami titizlikle dikkat etmemiz ve asıl korkmamız gereken en büyük tehlike, bedenimizin ölümü değil, maneviyatımızın ölümüdür.

Maneviyatı ölmüş yada can çekişen, ahlaki değerlerini kaybetmiş, Allah’tan, Kur’andan, Peygamberden, dinden habersiz, günah bataklığında hayat süren bir insanın, bedenen ne kadar uzun ve lüks bir yaşamasının ne önemi var?

                                                                                                                                 

                                                                                                                                 

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER