1xbet betist supertotobet
Pozantı Gazetesi
webmaster forum

KARAKILÇIK BUĞDA

KARAKILÇIK BUĞDA
Bu haber 31 Mayıs 2023 - 17:55 'de eklendi ve 360 views kez görüntülendi.

KARAKILÇIK BUĞDA

İlkokul ikinci sınıfa gidinceye dek buğdaya buğday değil, “buğda” derdik. Büyüklerimiz öyle derdi çünkü. En azından kendi mahallemde ve çevremde böyleydi. Buğday Pazarına da Buğda Bazarı derlerdi. Buğda yerine buğday demeye başlamamdan sonra da, uzunca süre üreticiler buğda’da ısrar ettiler.

KARAKILÇIK BUĞDA

Kendimi bildim bileli, hatta ondan da evveli, evimizde bulgur pilavı sadece ve sadece karakılçık buğdadan çekilmiş bulgurla pişirilirdi. Henüz okula başlamadığım zamandı; babamla buğda bazarına gittik. Şimdiki Kocavezir İş Merkezinin hemen güneyindeydi. Sonradan Karşıyaka’ya, Taş Köpunün Kuzeydoğu ayağına yakın bir alana taşındığını biliyorum.

Bana dağ gibi gelen yığınları dolaştık. Babam her yığından bir avuç alıp tekrar dökerken “Güleği kaçtan?” diye soruyordu. Buğda dağları arasında belki iki, belki üç tur attıktan sonra birinde durduk. Beraberimizde götürdüğümüz çuvala iki gülek karakılçık buğda dolduruldu. Tahıl pazarında bol miktarda eşekolurdu. Babam elini havaya kaldırarak “İki merkep!..” diye bağırdı. Merkep, Arapçadan gelir, binit, yani binilecek şey demektir. Birine, bulgurluk karakılçık, diğerine de iki gülek  karakılçık olmayan, unluk buğda yüklendi. Biz önde, eşekler arkamızda eve yöneldik.

Çuvallar indirilip de avlunun bir yanına yerleştirildikten sonra babam işine gitti. Anneme “Gülek ne demek?” diye sorunca öğrendim; iki tenekeye bir gülek deniliyormuş. Teneke dedikleri de 20 litrelik ve çoğunlukla boşalıp temizlenmiş zeytinyağı yahut çiğit yağı tenekesi demekti. (Laf aramızda, bu yazıyı da Gülek’teki yayla evimizde yazıyorum. Bu Gülek, o gülek değil.)

HEDİK YAPILDI

İkindi vakti koca kazan kuruldu. İçi kalaylı büyük bakır leğende birkaç kez yıkanan karakılçıklar kazana aktarılıp altı yakıldı. Babaannem “Artık olmuştur, serebilirsiniz” dedi. Buğda kaynatılınca adını değiştirmiş, “Hedik” olmuştu. Yakın komşulara birer sahan hedik verildi. Annem bana da bir tabak hedik hazırlarken üstüne şeker döktü. Severek kaşıkladım.  Hedik kovalarla dama çıkarılıp savanlara serildi. Ertesi sabah, kuşlar yemesin diye ben görevlendirildim. Damda derme çatma hazırlanmış gölgelik, makam odam olmuştu. Yanımda su dolu toprak testi ve kalaylı bakır tas vardı. Annem ayrıca acıkırsam yiyebileceğim bir şeyler hazırlamıştı. Kuşlar kondukça kovalıyordum ama, bizden kimseler görmediği zamanlarda azıcık sebeplenmelerine göz yumuyordum. Arada sırada dama çıkan annem savandakileri daha çabuk kurusun diye nazikçe karıştırıyor, arada bir “Kuşlara dikkat edyon mu oğlum?” şeklinde uyarıda bulunuyordu. Sanırım iki gün sonra kurumuştu savandakiler. Rahat taşınabilsin diye iki çuvala konularak aşağıya indirildi.

Annem birkaç gün sonra, evdeki değirmen taşını büyük savan üstüne yerleştirip eliyle çevire çevire bir miktar bulgur yaptı. Yeni ürün kalburdan geçirildi. İri taneler pilavlık, kalburdan düşen ince taneler de köftelik olmuştu. İnceler daha sıkı bir kalburla ikinci kez elendi ve dökülen buğda kabuğu ile minicik kırıntılar bez torbaya dolduruldu. Buna da setik dediler. Setikli sıkma ve setikli börek yemediyseniz ne sıkma yemişsiniz, ne de börek!.. Hele hele, karakılçık bulgurundan pilav yemediyseniz zaten siz hiç pilav yememiş sayılırsınız. Ne yazık ki, bu cins buğday artık yok denecek kadar az üretiliyor. ( Nurettin Çelmeoğlu)

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER