TİREN KÖMÜRÜ İLE ÇELİK KÖMÜR
VE ELLEME KÖMÜR KULLANILIRDI
Havanın soğukluğundan değil de, asıl elektrik ve doğal gaz faturalarının alevlenmesi yüzünden tir tir titreyecek kadar üşümeye başladığımızı yazan var, söyleyen var. Sosyal medyadan gelen tepkilerin pek çoğu “cebren” yani zoraki dayatılan faturaların insafsızlığından dem vuruyor. Birkaç tanesi de çözüm önerileri içeriyor. Geçmişe döndüm; elektriği sadece aydınlatmada kullandığımız ve doğal gazı rüyada bile görmediğimiz zamanlarda ne yapıyorduk da üşümüyorduk sorusunu kendime sordum. Kendim bu soruya uzun- uzun karşılık verdi. Buyurunuz birlikte okuyalım…
Tren kömürünü anımsayanların sayısı günden güne azalıyor. Trenlerde yakılan taş kömürünün depodaki kırıntı ve tozu naylon dediğimiz lastik tekerlekli büyükçe at arabasında sokak- sokak gezdirilirdi. Satıcı bir çırpıda “Tren kömürü” demek yerine -yerine, “Tiireeen Kömürüüü!..” diye avazı çıktığı kadar bağırırdı. Zaten halkın ağzında tren pek yer almaz onun yerine “tiren” çuf…çuf… otururdu. Sırası gelmişken, biz Adana’da tren kömürü dışında taş kömürü satıldığını ne gördük, ne duyduk. Varsa yoksa, odun kömürüydü bizimkiler.
Tren kömürünün kalorisi çok yüksek olduğundan tek başına kullanılmaz, toprak ve su ile yoğrulup 20 ila 30 santimlik çember kalıpla kek şeklinde yapılarak kurutulurdu. Böylece, yakıldığında mangalı veya sobayı eritmesi önlenmiş olurdu.
ELLEME KÖMÜR
EN PAHALISIYDI
Kışın, Adana’da, ısınmak ve yemek pişirmek amacıyla en az odun kadar, hatta odundan çok odun kömürü kullanılırdı. Birkaç çam parçacığıyla evin dışında tutuşturulan kömür, mavi alevden kurtulup da ak kor haline geldiğinde maltızdan mangala dökülerek odaya alınırdı. Öncesinde, zehirli gaz çıkaracağı için içeriye alınmazdı. Köz, yaklaşık beş-altı saat boyunca normal boyutlarda bir odayı ısıtmaya yeterliydi. Mangalın bir yanında da çay değil de ıhlamur demlenirdi. Mangallar aynı zamanda kestane için bugüne kadar daha iyi bir pişiriciyle karşılaşmadım.
Kömür alırken satıcıyla pazarlık yapıldığında, “Ben elimle tek- tek seçeceğim, ufakları almam” dediğinizde fiyat yükselirdi. Bu şekilde alınana “Elleme kömür” denilirdi.
Kışın avludaki ocak kullanılamayacağı için yemeklerimiz de maltızdaki elleme kömürle pişirilirdi. Babaannemin öğretisiyle annem de, başta mahluta olmak üzere bazı yemekleri yaz olsun, kış olsun elleme kömürle pişirmeyi yeğ tutardı.
KEBAPLAR İÇİN
ÇELİK KÖMÜRÜ
Yanlış anımsamıyorsam, yaklaşık iki-üç santim çapında ve düzgün meşe dallarından yapılan kömür “Çelik Kömürü” diye satılırdı. Kebapçılar ve evinde kebap yapanlar özellikle çelik kömürü kullanırdı. Dönerciler de zaten zorunlu olarak kat kat ve dikey ocaklarına çelik kömürünü düzgünce istifleyerek yakardı.
Buharlı trenler piyasadan çekilince tren kömürü görünmez oldu. Eski ustalar birer birer yiterken çelik kömürü arayanlar da yavaş yavaş azaldı. Elektrikli ısıtıcılar, klimalar ve doğal gaz ile kömür tüketimi en az düzeyleri yakaladı. Bana kalırsa, son yıllarda pişen mahlutalarda eski lezzet yok.
Elektrik ve gaz faturaları alev alev yanarken, belki de kömüre yeniden dönüş yapılabilir… Kim bilir!.. ( Araştırmacı Yazar: Nurettin Çelmeoğlu)