1xbet betist supertotobet
Pozantı Gazetesi
webmaster forum

ÇAKMAKLARA TAŞ…

ÇAKMAKLARA TAŞ…
Bu haber 08 Haziran 2023 - 9:33 'de eklendi ve 358 views kez görüntülendi.

ÇAKMAKLARA TAŞ, BENZİN YAKALARA  KOLA, BALİNA!

Sokak satıcılarından bazıları arabasız, tablasız esnaftı. Sülük ve yayla sakızı satıcıları ellerindeki kavanozla dolaşırdı. Bir de, sadece orta boy kese ve benzin dolu şişeyle dolaşanlar olurdu. Bunlar, çakmak benzini, çakmak taşı yanında yakalara kola ve balina satışıyla geçimlerinin peşindeydi.

ÇAKMAK İÇİN AKSESUARLAR

En ucuz çakmak, en çok kullanılanıydı. Krom renkli hafif bir alet; adı da, “Muhtar Çakmağı”. Eskiden, köylerde sigara yerine tütün ve sigara kâğıdı çok daha fazla kullanılırdı. Tütün doldurulduktan sonra sarılan kâğıdın ucu dil ucuyla ıslatılarak yapıştırılırdı. Bu şekilde üretilen sigara kav veya kibritle yakılırdı. Ancak varlıklı köylünün, ki genelde bunlar muhtarlık da yapardı, o ucuz çakmağı olurdu. Galip olasılıkla o çakmaklara “Muhtar Çakmağı” denmesinin nedeni bu olmalı.

Satıcı bir kahvehaneye uğradığında mutlaka üç beş çakmağa benzin döker, bazılarının da aşınıp tükenmiş taşını değiştirirdi. O yıllarda şimdikiler gibi “Kullan at” çakmaklar yoktu. Taşı aşınan taşı yeniler, benzini tükenen benzin dökerdi. İşte bu satıcılar böyle gereksinimler can kurtarıcı sayılırdı. Hemen eklemeliyim, pahalı, gösterişli çakmaklar da benzin ve taşla çalışırdı.

YAKALARA KOLA AMA COCA VE PEPSİ DEĞİL

Hazır gömlekler sonraları ve sadece birkaç gösterişli manifaturacılarda satılmaya başladı. Gerek hazırlar, gerekse terziler tarafından vücuda göre dikilmiş gömlekler mutlaka yedek yaka ve yedek manşetlerle teslim edilirdi. Çünkü bu giysilerin yakaları ve manşetleri gövdeden daha çabuk yıpranırdı. Gömleği kurtarmak için işte bu yedekler dikilir, ciddi bir tasarruf yapılmış olurdu. Bu, itibardan değil, ekonomiden tasarruftu.

Yaka ve manşetlerin dayanıksızlığı, telâ denilen destek parçanın bilinmiyor olmasındandı belki de. Telâ, iki kumaş arasına yapışınca hem sertlik, hem da dayanıklılık verir. O yıllarda, yakanın ve manşetlerin sertlik kazanması için kola dediğimiz nişasta esaslı madde kullanılırdı. Küçük kutulara doldurulmuş, minicik silindirlerdi kola. Çapı iki, boyu da beş-altı milimi geçmeyen küçük silindirler.

Ütü zamanı, kutudaki koladan gerektiği kadarı içinde su bulanan bir kapta eritilir, toparlanmış yaka veya manşet bu suya batırılıp sıkıldıktan sonra ütüyü yiyince tahta gibi olurdu. Bu işlemin adı, ‘kolalamak’tı. İtibardan değil de, ekonomiden tasarruf yapmak zorunda olanlar kolalamaya gerek duymaz, kıvrık-mıvrık giyerdi gömleğini.

Balina, halen kullanılır; bende yirmi kadar var… Yakaların uç kısmına arkadan açılmış daracık kanala plastikten yapılmış şeridi geçirince dik tutmaya yarar. İşte o zamanki “ayaküstü” bazı satıcılar benzini, taşı, kolayı, balinayı satarak nafaka çıkarırken, gereksinim sahiplerine de hizmet etmiş olurlardı.

O ÜTÜ BU ÜTÜ DEĞİL

Elektrikli ütüyü bilmezdik. Ütü, altı pırıl pırıl ve düm düz olan demir döküm minik mangaldı. Ön tarafına doğru kavis alıp çizgi biçimini alırken arka tarafı genişti. Her defasında, maltızda yakılan kömür doldurularak ısıtılır, içindeki közlerle kullanılırdı. Çok net anımsıyorum; sokağımızda birkaç evin ütüsü vardı. Arada bir gerektiğinde, pek çok aile, ütüsü olan komşunun kapısını çalardı. Demek ki ütü de, itibardan değilse bile ekonomiden tasarruf konusu olabiliyordu. ( Yazar: Nurettin Çelmeoğlu)

Etiketler :
HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER